Blog Arşivleri

Uzay savaşına Çin de katılıyor

1999’da uzaya ilk aracını gönderen Çin, şimdi de uzay istasyonu kurmanı ve Ay’a ayak basmanın peşinde.

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, gelişen ekonomisine paralel olarak uzay alanında da yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çekiyor. Son dönemde başladığı araştırmalar sonucunda uzaya insanlı istasyon kurma çalışmalarına başlayan Çin, 5 yıl içinde istasyonu tamamlamayı hedefliyor.

AYA İNMEYİ PLANLIYORLAR
Ay’a uzay aracı göndermek ve daha sonra insanlı uçuşlar gerçekleştirmek de Çin’in gelecek yıllarda tamamlamayı planladığı hedefler arasında yer alıyor. Ekim 2007’de Çang’ı -1’mekiğini göndererek Ay çalışmalarına başlayan Çin, Ekim 2010’da Çang’ı-2’yi başarıyla fırlatmış ve Ay’ın tam haritasını çıkarmış, ayrıca yüksek çözünürlükte Sinus İridyum’un imajını elde etmişti.

Ülkede yayımlanan Beyaz Kitabın ardından gündeme gelen uzay laboratuvarı kurulumu, insanlı uzay araçları, uzay taşımacılığında kullanılan yük araçları gibi konuları planlayan Çin, ABD ve Rusya’nın ardından Ay’a ayak basmak için temel araştırmalar yapmayı hedefliyor. Çin uzayın derinliklerinde yapacağı çalışmaları açıklarken bunun üç ana aşamadan oluşacağını belirtirken bunların yörüngeye girme, inme ve geri dönüş olarak sıralıyor.

Ülke gelecek 5 yıl içinde Ay’a uzay araçları göndermeyi, ay üzerinde araştırma yapmayı ve oradan aldığı örnekleri dünyaya getirmeyi planlıyor.

Uzun vadede ise Ay’a ayak basmak için çalışmalara hızla devam edileceği kaydediliyor.

YENİ UYDULAR YOLDA
Bu tür çalışmaların yanı sıra konumlandırma çalışmalarına son yıllarda büyük önem veren Çin, “ABD’nin küresel konumlandırma sistemine (GPS) olan bağımlılığından kurtulmak için” 2000 yılında Beydou konumlandırma sistemini inşa etmeye başlamıştı. Ülke bu çerçevede Beydou Navigasyon Uydu sistemini göndermiş ve çalışmaya başladığını bildirmişti.

Çin yakın gelecekte konumlama sistemini daha da genişleterek, dünya gözlem uyduları, haberleşme uyduları, ayrıca navigasyon ve konumlandırma uydularından oluşan bir uzay altyapısı inşa hedeflemeyi planlıyor. Ülke bu bağlamda Asya-Pasifik bölesinde “görüş alanını genişletmek” için bu yıl 6 tane daha uydu göndermeyi hedefliyor.

Çin’de hali hazırda 3 adet uydu fırlatma merkezi bulunuyor.

AA

Roboböcekler geliyor!

ABD’de bir grup mühendis, yarı makine-yarı böcek organizmalardan oluşan bir ordu üretmeye çalışıyor.

Roboböceklerin gelecekte arama-kurtarma çalışmaları ve keşifler için kullanılması düşünülüyor.

Michigan Üniversitesi ekibi, Mikromekanik ve Mikromühendislik dergisinde yayınladıkları makalede bugüne dek pek çok uçan mikro alet geliştirildiğini ancak bunların böceklerin aerodinamik performansına ve manevra kabiliyetine yaklaşamadığını söylüyor.

Ancak böceklere kontrol mekanizmaları takılması için aşılması gereken bir engel var: Bunları çalıştıracak enerjiyi bulmak.

Bazı bilim adamları mini güneş panelleri önerse de, roboböceklerin ışık bulunmayan ortamlarda da çalışması gerekeceğini söyleyen ekip buna itiraz etmiş.

Bu nedenle çabalarını öncelikle gereken enerjiyi böceklerden bulma konusunda yoğunlaştırmışlar.

Geliştirdikleri titreşim enerjisi toplama cihazını, böceklerin kanatlarına yakın bir yere bağlamışlar.

Bu cihaz üç katmanlı, helezon şeklinde bir jeneratör.

Dıştaki iki katman PZT-5H denen bir maddeden yapılmış. Bu, mekanik baskı uygulandığında elektrik enerjisi üreten bir tür seramik.

İçteki katman ise jeneratöre dayanıklılık katan pirinç bir levha.

Araştırmacılar bu cihazı Yeşil Haziran Böceği denen bir türe yerleştirmiş.

En güçlü enerji kaynağı olan kanatlar cihazın yerleştirilemeyeceği kadar ince olduğundan ve bu, uçuş kapasitelerine zarar vereceğinden, kanada yakın olan göğüs kafesi seçilmiş.

Her biri 0,2 gramdan az ağırlıkta olan iki cihaz buraya bağlanmış ve 45 mikrovat enerji elde edilmiş.

Nerelerde kullanacaklar?

Amerikalı bilim adamları bu jeneratörün gelecekte bedenlerine elektrotlar, iletişim cihazları, mikrofonlar ve başka alıcılar yerleştirilmiş, uzaktan kumandalı bir roboböcek ırkına enerji kaynağı olmasını umuyor.

Ekip elektrotların ameliyatla sinir uçlarına, diğer cihazların ise “mikro sırt çantaları içinde” sırtlara yerleştirilmesini öneriyor.

Roboböcekler örneğin bir kazanın ya da felaketin hemen ardından, ulaşılması zor bölgelere gönderilecek.

Elde ettikleri bilgi kurtarma ekiplerine iletilerek planlama buna göre yapılacak.

Ayrıca keşif faaliyetleri, tehlikeli maddelerin kontrolü ve patlayıcı madde aramalarında bu böceklerin çığır açabileceği belirtiliyor.

Bilim adamları geçmişte de fareler, köpekbalıkları ve hamamböcekleri üzerinde çalışmalar yapmıştı.


ODTÜ’lülerden zihni sinir projeleri!

ODTÜ Robot Topluluğu dünyada azalan petrole karşı çevre dostu temiz enerjili araçlar üzerine çalışıyor.

Üstelik araçlar iki çeşit, hem güneş enerjisiyle hem de hidrojenle çalışan araçlar var. Topluluk savunma sanayinde kullanılabilecek “mayın tarlası” adlı buluşun da üzerinde çalışıyor.

Petrol azalıyor, doğal kaynaklar tükeniyor…. ODTÜ Robot Topluluğu öğrencileri ise bu tükenmişliğe çare olarak temiz enerjili araçlar geliştiriyor. Hidrojen ve güneş enerjisiyle çalışan araçlar önümüzdeki yıllarda alternatifolacak. Üstelik araçlar çevre dostu.

Arabaların üzerinde 4 yıldır çalışılıyor. Her yıl daha da geliştiriliyor. Topluluk, yeni yapacakları güneş enerjisiyle çalışan araba ile de dünya çapında düzenlenen yarışlara katılacak ve Türkiyeyi temsil edecek.

ODTÜ Robot Topluluğu her yıl Mart ayında Uluslararası Robot Yarışması düzenliyor ve farklı kategorilerde dahi fikirlilerin tasarladığı robotlar yarışıyor. Bu yıl yeni bir kategorileri daha var. İsmi “Mayın tarlası.” Üstelik savunma sanayinde kullanılabilecek bir proje.

Fikirler çok, ama destek yok. Kendi imkanlarıyla çalışmalarını sürdüren topluluk öğrencileri hem üretttiklerini geliştirmek hem de yeni fikirlerini somutlaştırmak içinmaddi destek bekliyor.


İnternette yeni dönem başlıyor!

Güvenli internet uygulaması ile ilgili 22 Ağustosta başlayan üç aylık test dönemi 22 Kasım salı günü sona erecek.

İnternet kullanıcıları, bu tarihten itibaren güvenli internet hizmetini isteğe bağlı ve ücretsiz olarak kullanabilecek.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Güvenli internet hizmetinin, çocukların ve gençlerin internet üzerindeki bilgi kirliliğinden ve zararlı içeriklerden korunmaları amacıyla geliştirdiği bir proje olarak ortaya çıktı.

Düzenleme, internet kullanıcılarının BTK’ya ilettikleri talepler ve şikayetler dikkate alınarak yapıldı. BTK’nın işletmecilerle yapılan teknik çalışmalar sonucunda ”İnternet’in Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar”ın Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu tarafından belirlenerek yayımlanmıştı.

Bu esaslara göre, ”güvenli internet” ile ilgili 22 Ağustos’ta başlayan 3 aylık test süreci 22 Kasım Salı günü sona erecek ve Türkiye’de güvenli internet dönemi başlayacak. Salı gününden itibaren internet kullanıcıları güvenli interneti, isteğe bağlı ve ücretsiz olarak kullanılabilecek.

Güvenli internet hizmetinin alt yapısı erişim sağlayıcılar tarafından oluşturuldu. Tamamen isteğe bağlı ve ücretsiz verilecek hizmeti, talep edecek abonelerin isteklerini internet servis sağlayıcılarına bildirmeleri gerekiyor.

Hiçbir talepte bulunmayan kullanıcılar ise mevcut internetlerini kullanmaya devam edecekler. Güvenli internet hizmetinde çocuk ve aile profili olmak üzere iki profil bulunuyor. Aboneler diledikleri an internet servis sağlayıcılarından temin ettikleri parola ve kullanıcı adı ile profiller arasında geçiş yapabilecekler ya da hizmetten memnun kalmamaları veya ihtiyaç hissetmemeleri durumunda güvenli internet hizmeti almayı kesebilecekler.

-Sistem nasıl işleyecek?-

Güvenli internet konusunda yapılan düzenleme 28 Temmuz 2010 tarihinde yayımlanan tüketici hakları yönetmeliğinde yer alan bir maddeye dayanıyor. Buna göre kişi eğer isterse güvenli internet kullanma hakkına ücretsiz sahip olabilecek.

Türkiye’de 11,5 milyona yaklaşan aktif internet kullanıcısından 22 bini güvenli internet profili kullanıyor.

Düzenlemeyle ücretsiz, hızı düşük olmayan ve herhangi bir başvuru yapmaya gerek kalmayan güvenli internete sahip olunabilecek. Bu konudaki istemlerini belirten kullanıcılara bir kullanıcı adı ve şifresi verilecek. Güvenli internet hizmetinden yararlanmak isteyen kullanıcılar, bu kullanıcı adı ve şifre ile hizmetten kullanmaya başlayabilecekler. Güvenli internet hizmeti alan kullanıcılar istedikleri zaman çocuk seçeneğine, aile profiline ve birtakım alt profillere geçebilecek.

İnternet servis sağlayıcıları kullanıcı istediği takdirde güvenli internet profillerini temin etmekle yükümlü olacak


Gelecekteki hastalığı teşhis eden cihaz!

Rus fizikçilerin, kozmonotların sağlıklarıyla ilgili yaptıkları araştırmalar sonucunda geliştirilen ve dünyanın 34 ülkesinde kullanılan NLS (Non Lineer System) artık Türkiye’de. Cihaz, genetik yapınıza kadar inerek kalıtsal hastalıklarınızı ortaya çıkarıp size reçete sunmakla kalmıyor, gelecekte karşılaşabileceğiniz hastalıkların listesini de vererek dikkati sağlığınıza çekiyor. MR’DA GÖRÜLMEYENLER

Dünyada “Metatron” adıyla da bilinen NLS, var olan ve gelecekte oluşma riski yüksek hastalıkları tam olarak tespit ediyor. Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kenan İpek, “Cihazla hastada zaten var olan ve yeni başlayıp birçok görüntüleme cihazında ortaya konulamayacak kanser oluşumlarına dair bilgiler edinilebiliyor” diyor. Kanserin ortaya çıkışı, vücutta birtakım yapıları yıkıyor ve başlangıç aşamasında MR ya da tomografi gibi görüntüleme yöntemleri bu oluşumu gösteremeyebiliyor. NLS ise vücudun tüm dokusunu okuyabilme özelliğiyle kişiye oluşabilecek kanser riskiyle ilgili bilgiler veriyor. Cihazın tanı süresi için 20-25 dakikanın yeterli olduğu, daha ciddi sağlık sorunları olanlar için ise 45 dakika ile bir saat arasında süre gerektiği belirtiliyor.

KAN TAHLİLİ YOK
NLS’nin hastalığı oluşmadan tespit etmesi “hayat kurtarıcı” olmasını sağlıyor. Kendisinde bulunan sağlık sorunlarını öğrenmek için check-up yaptırmak isteyen bir kişi, büyük efor harcayarak, kan tahlilleri yaptırmak ve bazı tanı cihazlarına girmek durumunda kalıyor. NLS tüm bu işlemleri çok basite indirgeyerek hastaya yarım saatlik tarama sürecinin sonucunda her tür sorunu göstererek “Sizin diyabetiniz var” gibi çıkarımlarda bulunuyor ve bunu tüm hastalıklara yönelik olarak yapıyor. Cihazın ortaya çıkardığı sonuçlardan sonra doktorlara düşen tedavi şeklini belirlemek ve gerçekleştirmek oluyor.

DETAYLI ARAŞTIRMA
Cihaz çalışmaya başladığı andan itibaren vücudun her noktasının kontrolünü yapıyor ve sorun gördüğü organa geri dönerek araştırmasını derinleştiriyor. Örneğin kalp damarlarında bir daralma fark etmesi durumunda o damarı tekrar kontrol ediyor ve oluşan rahatsızlığı en ince ayrıntısına kadar raporlayarak kontrolünü sürdürüyor.

BEYİNDEN YAYILAN BİLGİYE ULAŞIYOR
NLS, beynin yaymış olduğu “non lineer” dalgaları bir barkod gibi okuyarak beyinden yayılan bilgiye ulaşıyor. Nasıl ürünlerin barkodlarında bulunan çizgiler okutulduğunda, ürünün ne olduğu ve hangi ülkeden getirildiği görülüyorsa, bu cihaz da beyin dalgaları yoluyla kişinin vücudundaki tüm rahatsızlıkları okuyarak bu yolla bir check-up gerçekleştiriyor.

RADYASYON YOK
Cihazın en önemli özelliğinin tüm vücuda uygulanması ve hiç radyasyon içermemesi olduğu belirtiliyor. Sistem kontrole giren kişinin sağlık durumunu tüm yönleriyle ortaya çıkarıyor. Görüntüleme araçlarının içinde hareketsiz şekilde yatmak ve kapalı yerde kalma korkusu, çok sayıda hastanın kâbusuyken, NLS hastanın bu sıkıntıyı yaşamasını engelliyor ve kontrolünüz oturduğunuz yerde gerçekleşiyor.

TEK KURAL VAR: EL VE AYAKLARI ÇAPRAZ TUTMAYACAKSINIZ
Hasta cihaza girmeden 2 gün önce ilaç kullanımını kesiyor.

* Uygulamadan önce 15 dk dinlendiriliyor.

* Oturduğu koltukta başına kulaklık benzeri bir cihaz takıyor, istediği gibi hareket ediyor ve soru sorup konuşabiliyor.

* Sadece verilmiş olan dalga sinyallerini bozmamak için el ve ayaklarını çapraz hale getirmemesi isteniyor.

* Vücudunda platin bulunanlarda teşhiste başarı oranı az miktarda düşerken, hamilelerden yayılan çift sinyal (bebeğin varlığı nedeniyle) karışıklığa ve teşhiste yanılmalara neden olabiliyor.


İlk yerli helikopter hazır

Yerli yapım helikopterin 2 – 3 yıl içinde uçuşa hazır hale geleceği  bildirildi Türkiye tarihinin ilk yerli helikopteri için sona geldi. ‘Arıkopter’ adı verilen projeye sertifikasyon alacaklarını söyleyen Rektör Prof. Dr. Şahin, “2-3 yıl içinde Türkiye yerli helikopterle uçabilecek” dedi. 238 yıllık İTÜ’de, tarihinin ilk yerli helikopter projesi ‘Arıkopter’ İTÜ’lü bilim insanlarının ellerinde yükselmeye hazırlanıyor. Vatan gazetesinde yer alan habere göre; Türkiye’nin ilk elektrikli minibüsü, ilk LPG yakıtlı dizel motor, ilk küp uydu ve ilk insansız helikopter projelerinin altında Rektör Muhammet Şahin’in imzası var.

“3 YIL İÇİNDE TÜRK HELİKOPTERİYLE UÇACAKSINIZ”
“Arıkopter’ projesi 2002 yılında tasarlanmış, ancak bütçe yetersizliği nedeniyle rafa kaldırılmıştı. Rektör olunca ‘Arıkopter’ ekibini topladım. Maddi olarak DPT’den destek aldık. Proje üniversiteye ait. Yakın bir zamanda ilk prototipin deneme uçuşları yapılacak. Sertifakasyon için başvurup onay bekleyeceğiz. 2-3 yıl içinde Türkiye yerli helikopterle uçabilecek. Projenin maliyeti 25 milyon lira.”
“SAVUNMA SANAYİ İÇİN İNSANSIZ HELİKOPTER”
“Kendi olanaklarımızla insansız helikopter yaptık. Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve savunma sanayi şirketleri gelip inceledi. Önemli bir savunma şirketinden insansız helikopter için sipariş aldık. Beş adet helikopter önümüzdeki ay teslim edilecek. Doğu ve Güneydoğu’da teröre karşı bizim ürettiğimiz insansız helikopterler kullanılabilir. Helikopterlerin maliyeti bir milyon lira.”
“UÇAK PROJESİ YAKIN ZAMANDA HAYATA GEÇECEK”
“Uçak yapmak zor değil. Zor olan helikopter ve uydu üretmek. İnsansız uçak yapan birkaç kurum var. Zaten mühendislerin çoğu İTÜ’lü. Uçak projesini Ulaştırma Bakanı Yıldırım’la konuştum. Bölgesel uçak yapımı için ilk çalıştay İTÜ’de yapıldı. Yurtdışı ortaklığı için görüşmeler sürüyor. Yakın zamanda İTÜ’nün öncülüğünde uçak projesi de hayata geçecek.”
“LPG’Lİ DİZEL MOTOR YÜZDE 30 TASARRUFLU”
“TÜMOSAN desteğiyle 2009 yılında LPG yakıtlı dizel motor ürettik. Şuan bu motorlar kullanılıyor. Yabancı traktöre göre yüzde 30 yakıt tasarrufu sağlıyor.”
“ÖĞRENCİLERE PROJE BAŞINA 50 BİN LİRA DESTEK”
“Proje başına öğrencilere 50 bin lira destek veriyoruz. 35 bin lirası bütçeden, 15 binİ vakıflarımızdan temin ediliyor. İTÜ öğrencileri son yıllarda başarılı projelere imza attılar. Güneş teknesi projemiz Amerika’da Dünya üçüncüsü oldu. Mikro uydu ekibimiz Haziran ayında ABD’de Dünya birincisi oldu. Gençlerimiz çok yetenekli. Tek eksiğimiz para.”
“DEVLETİN GÜVENLİK ŞEMSİYESİ OLMALI”
“Araştırma merkezimiz ‘ROTAM’a özel bir statü verilmesini istiyoruz. Mistik projeler üretiyoruz. Çalışanların güvenliği çok önemli. Pojelerde görev alanlara kampüs lojmanlarında kalmasını öneriyorum. Devletin güvenlik şemsiyesi altına girmemiz gerekli. İTÜ’lü öğrencilere savunma şirketlerinden transfer teklifleri yağıyor. İdealist olanlar İTÜ’de çalışmaya devam ediyor. Savunma Sanayi Müsteşarlığı İTÜ’ye farklı bir misyon biçmeli.”

SARP teröristlerin kabusu olacak

ASELSAN’ın sınır güvenliği için özel olarak geliştirildiği SARP sistemi kullanılmaya başlanıyor.

Güncelleme:05 Eylül 2011 19:56

ASELSAN, daha önce savaş gemileri için geliştirdiği STAMP ve STOP adı verilen uzaktan komutalı silah sistemlerine, son olarak karada kullanılmak üzere SARP sistemini ekledi.

Milli silahlarımız

SARP (Stabilized Advanced Remote Platform) sistemi, üzerine takılabilen 12.7 mm ve 7.62 mm çapında makinalı tüfekler ve 40 mm bomba atar ile uzaktaki bir komuta odasından kumanda ile yönlendiriliyor.

Üzerinde termal ve TV kameraları olan SARP, lazer mesafe bulucu ve otomatik hedef takibi sayesinde hareket halinde de çok hassas atış yapabiliyor ve hedefi şaşmıyor.

Sınır bölgelerindeki askerlerin güvenli bir noktadan çevreyi gözetlemesine ve ani ateşli saldırıya karşılık vermesine olanak sağlayan SARP, sınır güvenliği için özel olarak geliştirildi. Hassas gözetleme yeteneğini, yüksek isabet oranı ve etkin ateş gücü ile birleştiren SARP sistemi, hem taktik kara araçlarında, hem de sabit tesislerde hava ve kara tehditlerine ve asimetrik tehditlere karşı kullanılabiliyor.

SARP içerdiği termal ve TV kameraları ile lazer mesafe bulucu sayesinde yüksek doğrulukta balistik çözüm üretiyor ve gece/gündüz koşullarında kullanılabiliyor. Bu özelliklerinin yanı sıra atış hattı ve görüş hattı stabilizasyonu, otomatik hedef takibi ve gelişmiş balistik algoritmalara sahip olan SARP, hareket halinde de çok hassas atış yapabiliyor.

SARP sistemine kullanım gereksinimlerine göre 12.7 mm makinalı tüfek, 7.62 mm makinalı tüfek ve 40 mm bomba atar değişmeli olarak takılabiliyor.

Özellikle sabit sistemlerde daha çok gerekli olabilecek uzaktan kumandalı makineli tüfek kullanımı için halen tank, zırhlı araç ve gemilerde kullanılıyor.

Türk savunma sanayinin öncü kuruluşu ASELSAN tarafından özgün olarak geliştirilen SARP Sistemi, Leopard2A4 tankları ve milli tank ALTAY’da da kullanılacak.

Karakollar ve araçlar için ayrı ayrı tasarlanan SARP sistemi sayesinde Mehmetçik, güvenli bir noktadan silahı kumanda koluyla kontrol edecek.


Türk tankı Altay’ın Özellikleri devlet sırrı!

Türk tankı Altay’ın ‘beyin’ olarak tanımlanan motoru da Türk mühendislerce yapılması için düğmeye basıldı. 10. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda maketi görücüye çıkan ilk yerli Türk muharebe tankı Altay’ın sevinci sürerken, mekanik bir araçta ‘beyin’ olarak tanımlanan motorunun da Türk mühendislerce yapılması için düğmeye basıldı.

Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarlığı Türk menşeili ilk tank motorunu yapmak için harekete geçti. Başbakan Erdoğan’ın, mayıs ayında görücüye çıkan Türk muharebe tankı Altay’la ilgili olarak “Bunun motorunu neden biz yapmıyoruz” demesinden sonra yerli motor için ilk adımın atıldığı öğrenildi. Uzun süredir üzerinde çalışılan ve tank başta olmak üzere askeri kara ve deniz araçlarının motorlarının tasarlanıp geliştirilmesi ve üretiminde ihale sürecine girildi. İhalenin önümüzdeki ay sonu gerçekleşmesi bekleniyor.

Türk malı tank motorunu üretebilmek için Milli Savunma Bakanlığı’ndan özel bir ekip görevlendirildi. Ekip, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ve OTAM (Otomotiv Teknolojileri Araştırma Geliştirme Sanayi ve Ticaret AŞ) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Ali Göktan üniversitede incelemelerde bulundu.

‘30 YILLIK HAYALİMİZ’
Çalışmanın detaylarıyla ilgili bilgi veren İTÜ’ye bağlı OTAM Genel Koordinatörü Prof. Dr. Ali Göktan, “Tank motoru, diğerlerinden büyük ve hedefleri olan bir motordur. Bu motoru üretmenin özel yöntemleri var. Laboratuvarlarımızda motorun geliştirilmesi üzerine çalıştık. İlk motor prototiplerinin üretilmesiyle İTÜ ilgileniyor. Savunma Sanayii’ne yönelik araç ve motor geliştirmek için Türk mühendisler olarak üniversitemizde 30 yıldır hayal kurarız. Motor bir aracın beynidir. Yerli bir tank (Altay) geliştirilirken, motorunun da yerli olması gerekir” dedi.

İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ise konuyla ilgili şöyle konuştu: “Üniversitemiz son 3 yıldır ülke ekonomisine katma değer sağlayan her biri marka olan çokönemli projelere imza atmaktadır. Tank motoru bu projelerden bir tanesi. Milli tank motoru projesinde en güçlü aday olan TÜMOSAN, senelerdir sürdürdüğü başarılı işbirliğinin verdiği güvenle, İTÜ-OTAM ile birlikte projeyi hayata geçirmek üzere hazırlanmaktadır. Konu ile ilgili uluslararası tanınmış, deneyimli Ar-Ge kuruluşlarının da katkı sağlayacağı projenin, milli tank motorumuzun başarıyla geliştirilmesini sağlarken, milli motor ailesine ilk adım olma niteliğiyle sanayimiz için çok önemli bir gelişme olacağına inanıyoruz.”