Aylık arşivler: Temmuz 2011

2 bin yıl öncesinin "F1 araçları"

Muğla’nın Yatağan ilçesindeki Stratonikeia Antik Kenti’nde devam eden kazı çalışmaları kapsamında, 2 bin yıllık “Araba Yarışı Sahnesi” bulundu.  Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Stratonikeia Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Bilal Söğüt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, antik kentte 45 öğretim elemanı ve öğrenci ile 30 işçiden oluşan bir ekiple kazı çalışmalarını yürüttüklerini söyledi.

2009 yılında kuzey şehir kapısındaki çalışmalar esnasında araba yarışı sahnesinin yer aldığı bloklar bulduklarını hatırlatan Söğüt, şöyle devam etti:

“Bu hafta tamamen farklı bir alanda yaptığımız çalışmalarda, hatta kentin önemli bir caddesinin başlangıcı olduğunu düşündüğümüz bölgede yaptığımız çalışmalarda kabartma olarak yapılmış, yeni bir araba yarışı sahnesi daha bulduk. Bulunan eserler bir birine yakın olmayan yerlerden ve ölçülerine göre farklı yapılara ait olmalı. Bulunan araba yarışı sahnesi bizim için çok önemli. Bulunan kabartma ile antik dönemin kültürel hayatı ve sportif faaliyetleri hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Bulunan araba yarışı sahnesi figürü sayesinde yaklaşık 2 bin yıl önce kullanılan yarış arabalarının özellikleri, koşum takımları gibi detaylar hakkında bilgi sahibi olacağız. Bu eserin bulunması çok önemli ve sevindirici bir gelişme.”

Söğüt, araba yarışı sahnesinin bulunmasının ardından kazı ekibinin heyecanlı bir bekleyiş yaşadığına işaret ederek, “Her an aynı bölgede başka araba yarışı sahnesi figürleri veya farklı figürler bulmayı umuyoruz. Araba yarışları antik dönem için en önemli faaliyetlerden birisi. Bu yarışlarda başarılı olmak büyük bir onur. Antik dönemde cenaze törenlerinde ve sportif etkinliklerde düzenlenen araba yarışları büyük önem taşıyor. Antik döneme ait seramik eserler ve yapılar üzerinde araba yarışı figürlerine sıklıkla rastlıyoruz” diye konuştu.

Antik dönemde meşhur araba yarışları yapıldığını anlatan Söğüt, şunları söyledi:

“Bunlardan birisi ünlü Ozan Homeros’un bize anlattığı bilgidir. Buna göre Truva Kralı Priamos’un oğlu Hektor’un Akilleus tarafından öldürülmesinden sonra savaşa verilen 10 günlük arada yapılan en önemli faaliyetlerden birisi atlı araba yarışlarıydı. O yüzden heyecanlıyız. Her kazmayı vurduğunuzda ne çıkacağı belli olmuyor. O yüzden vurduğumuz her kazma bizim için yeni bir buluntu anlamına geliyor. Bölgede önemli bir anıtsal sütunun kalıntılarını da bulduk. Ekibimizde yer alan akademisyen ve öğrencilerimiz o nedenle heyecanlı bir süreç yaşıyorlar. Bölgedeki kazılara 2008 yılında başladık ve güzel çalışmalara imza attık.”

Gladyatör kenti

Stratonikeia Antik Kenti’nde gladyatörlerin yaşadığına dair bugüne kadar önemli bulgulara ulaştıklarına da hatırlatan Söğüt, “Gladyatörlerin antik dönemde bu bölgede yaşadıklarını ve mezarlarının burada olduğunu biliyoruz. Gladyatörlerin mezar stellerinden bir grup örnek Muğla Müzesi’nde sergileniyor. Stratonikeia’da son yıllarda yaptığımız çalışmalarda yeni gladyatör isimleri bulduk. Bölgede, gelecekte gladyatörlerin yeni mezar stellerine ulaşacağımızdan eminiz. Antik dönemde Stratonikeia’nın gladyatörler için önemli olduğunu düşünüyoruz. Sadece, onların nerede ve hangi yapıda gösteri yaptıkları konusunda şimdilik bir kesinlik yok. Bir yapının varlığı ile ilgili beklentilerimiz yüksek.” diye konuştu.

Stratonikeia Kazı Başkanı Doç. Dr. Bilal Söğüt, Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü, AR-GE Projeler Ekibi’nin hazırladığı “Who Doesn’t Know the Past Wonn’t Have a Future;So Teach Through the History” adını taşıyan ve “Geçmişini Bilmeyen Geleceğini Bilemez; Öyleyse Tarihimizi Öğretelim” adlı Comennus Bölgesel Ortaklık Projesi’nden de bahsederek, şunları söyledi:

“Projenin amacı Muğla’daki idareci, öğretmen ve öğrencilere yaşadıkları çevrenin tarihinin tanıtılması, öğretilmesi ve tarih bilincinin oluşturulması. Bu amaç doğrultusunda Stratonikeia Antik Kenti’nde proje kapsamında çalışma alanı seçildi. Projenin ilk toplantısını Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gerçekleştirdik. Toplantıya projenin yerel ortakları da katıldı. Projeye, ‘Avrupa Birliği Hayat Boyu Öğrenme Programı’ kapsamında 49 bin 549 euro maddi destek sağlandığını öğrendik. Böyle bir projenin çıkması Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü’nde çalışan fedakar öğretmenlerimizin başarısıdır. Onları tebrik ediyor ve kutluyorum. Bu projenin yürütüleceği kentin kazı başkanı olarak çok mutluyum. Ülkemizin tarihi zenginliklerinin tanıtılması konusunda elimizden geleni yapmaya hazırız.”


Dünyanın aradığı mezar Türkiye'de!

Hz. İsa’nın havarisi St. Philippus’un mezarı bulundu. Denizli’nin 18 kilometre kuzeyinde yer alan Hierapolis ( Pamukkale) antik kentindeki kazılara 32 yıldır başkanlık eden İtalyan profesör Francesco D’Andria, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan ve 2 bin yıl önce Romalılar tarafından öldürülen St. Philippus’un mezarını bulduklarını açıkladı. Prof. Dr. Francesco D’Andria, “İncil’de adı geçen ve Hıristiyan camiası için çok önemli olan St. Philippus’un mezarının bulunması tüm dünyada büyük ses getirecek” dedi.

HRİSTİYANLAR HACI OLMAYA GELECEK
Hierapolis ( Pamukkale) kentinde devam eden kazılara 32 yıldır başkanlık eden Prof. Dr. Francesco D’Andria, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Philippus’un Hıristiyan dinini yaymak için Hierapolis’e geldiğini ve Romalılar tarafından öldürüldüğünü belirtti. Yıllardır St. Philippus’un mezarını bulmak için çaba harcadıklarını anlatan Prof. Dr. Francesco D’Andria,

“Bugüne kadar St. Philippus’in mezarı Şehitlik Tepesi’nde olduğu sanılıyordu. Bu bölgede yaptığımız jeofizik araştırmalarda mezarın izine rastlayamadık. Bir ay önce Şehitlik Tepesi’ndeki St. Philippus Kilisesi’nin 40 metre yakınında yeni bir kilise kalıntısı bulduk. Burada yaptığımız kazılarda Hz. İsa’nın havarilerinden St. Philippus’un mezarını bulduk. Henüz mezarı açmadık. Ama bu mezar bir gün mutlaka açılacak. Bu buluş Hıristiyan dünyası ve arkeoloji için çok önemli. Hıristiyanlar buraya hacı olmaya gelecek” dedi.

Yapısı ve yazıtlardan mezarın St. Philippus’a ait olduğunun anlaşıldığını belirten Prof. Dr. Francesco D’Andria, “İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Philippus şehit kabul edilir. Bu nedenle adına yaptırılan Şehitlik Tepesi’ndeki kiliseye de Martyrion denilir. Arkeologlar yıllardır, St. Philippus’un mezarının bu kilisede olduğunu düşündü. Ama mezarın izi bulunamamıştı. Bir ay önce bulduğumuz kilise kalıntısını temizlerken mezara rastladık ve görkemli mezarı ortaya çıkardık.

Yaptığımız inceleme sonucu St. Philippus’un mezarının Bizans dönemine rastlayan 5’inci Yüzyıl’da adına yaptırılan kiliseden çıkarılıp, yeni bulduğumuz mezara nakledildiğini belirledik. Bu buluş bize büyük heyecan verdi. İncil’de adı geçen ve Hıristiyan camiası için çok önemli olan St. Philippus’un mezarının bulunması tüm dünyada ses getirecek. İnanç turizmi, arkeoloji ve hristiyan dünyası adına önemli bir yapıtı ortaya çıkardık, mutluyuz” diye konuştu.


TSK'nın yeni gözdesi

F-16 savaş uçağını da taşıyabiliyor. ABD’nin Boeing firmasından 6 adet ağır yük helikopteri alınması için anlaşmaya varıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ABD’nin Boeing firmasından 400 milyon dolara 6 adet ağır yük helikopteri alınması için anlaşmaya varıldı. Boeing firmasınca üretilen CH-47S tipi Chinook helikopter, 60 personel taşıma kapasitesine sahip. Cumhuriyet Gazetesi’nden Barkın Şık’ın haberine göre yük helikopterleri, mekanize araçları, top gibi silah sistemlerini nakledebiliyor, çelik halatlarla bir F-16 savaş uçağını da taşıyabiliyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri yük taşıma ihtiyacını bugüne kadar Blackhawk ve Cougar helikopterleriyle sağladı. Bu helikopterler azami 22 kişi taşıma kapasitesine sahip. Yük helikopterleriyse 60 personel taşıma kapasitesine sahip. Yük helikopterleri, mekanize araçları, top gibi silah sistemlerini nakledebiliyor.

Yük helikopterleri, düşerek kırıma uğramış uçak veya helikopterlerin taşınmasında da kullanılıyor. Chinook helikopterleri; Yunanistan, İngiltere, İtalya ve Mısır gibi pek çok ülkenin ordusunda görev yapıyor. Türkiye, alacağı 6 helikopterden 5’ini Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, 1’ini ise Özel Kuvvetler Komutanlığı’na tahsis etmeyi planlıyor.

REKORA İMZA ATACAK

Chinook modeli yük helikopterlerinin atası olarak anılıyor. ABD ordusu için ilk kez 1962’de üretildi. Her türlü iklim ve koşulda, savaşta, afette muharip ve hayat kurtarıcı olarak görev yaptı. 1962 yılında envantere giren helikopterlerin ABD ordusunda 2040’lara kadar görev yapması planlanıyor. Böylece Chinook, orduya neredeyse 100 yıl hizmet ederek bir rekora imza atacak.

KRİZ NEDENİYLE İPTAL EDİLDİ

Türk ordusunun öncelikli ihtiyaçları arasında yer alan yük helikopterleri için beş kez ihaleye çıkıldı. Açılan son ihale 2001 yılındaki ekonomik kriz nedeniyle iptal edildi. Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin 30 Haziran 2006’daki toplantısında projenin yeniden başlatılması kararı alındı. 5 yıl süren müzakerelerin ardından anlaşma sağlandı.


CERN'deTanrı parçacığı bulundu!

Bilim dünyasının en merak ettiği konulardan olan ve dünyanın başlangıcına ilişkin sırları ortaya çıkaracağı düşünülen ‘Tanrı parçacığı’nın varlığı kanıtlandı. 
10 milyar dolar harcandı İsviçre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) kurşun iyonlarıyla yapılan çarpışma deneyinde, kütleyi maddeye dönüştürdüğü düşünülen, Tanrı parçacığı olarak da tanınan “Higgs bozonu” adlı atom bileşeninin varlığına ilişkin önemli veriler elde edildi. Bugüne kadar 10 milyar dolar harcanan deneyde “higss bozonu”na oldukça yakın 60 adet parçacık keşfedildi. Keşif, merkezdeki “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı”nda, protonların dünyanın oluşumunda ortaya çıkan sıcaklık derecesine kadar ısıtılması ve birbirlerine ışık hızında çarpıştırılmasıyla gerçekleştirildi.

180 trilyon proton çarpıştı

Bilim adamları 60 “Tanrı parçacığı” adayını elde etmek için 180 trilyon protonu çarpıştırdı. Uzmanlar, elde edilen aday parçacıkların daha da geliştirilmesi gerektiğini, ancak böyle bir parçacığın var olduğu bilgisinden artık emin olduklarını açıkladı. Deneyin sonuçları Fransa’nın Grenoble kentindeki konferansa sunuldu. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, Cenevre yakınlarında, yerin 100 metre altında inşa edilmişti. İlk kez 2008’de ateşlenen çarpıştırıcı ile dünyanın başlangıcına sebep olan büyük patlamanın sırrı araştırılıyor.


Zamanda yolculuk hayali suya düştü!

Zamanda yolculuk sadece filmlerde mümkün.
Tek bir fotonun ışık hızından daha hızlı gidemediğini gösteren bilim adamları, zamanda yolculuğun imkansız olduğunu kanıtladı. 
Einstein’ın hiç bir şeyin ışık hızından daha hızlı gidemeyeceği üzerine kurulu ‘trafik yasası’ teorisi doğrulandı. Hong Kong’lu fizikçiler, bilim kurgu dışında zaman yolculuğunun imkansız olduğunu belirtti.

Hong Kong Üniversitesi Bilim ve Teknoloji araştırma takımından Du Shengwang, fotonun ya da ışık biriminin, ışık hızından daha hızlı gitmemesinin, Einstein tarafından ortaya atılan ‘trafik yasası’ teorisine uyduğunu söyledi.

“HİÇ BİRŞEY IŞIKTAN HIZLI YOLCULUK EDEMEZ”

Du, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Einstein’ın ortaya attığı ışık hızının evrenin trafik yasası olduğu teorisinin, ya da basit bir dille hiç birşeyin ışıktan hızlı yolculuk edemeyeceği teorisinin doğruluğunu kanıtladık.”Ortaya 10 sene önce atılan zaman yolculuğunun yapılabilir olduğu iddasına inanmadığını ifade eden Du, daha önce hiç denenmemiş olan bir deney yaptı.

Fotonun ışıktan hızlı gitmediğini kanıtlamak amaçlı yola çıkan Du ve ekibi fotonun, yani ışık biriminin hızını ölçtü. Fotonun ışık hızından daha hızlı olmadığını ve 10 seneönce bunu iddia eden bilim adamlarının ise göz yanılmasına kandıklarını belirtti. Du, ayrıca bu bulguların bilim adamlarının kuantum fiziği hakkında bildiklerini de etkileyebileceğini ifade etti.

İstanbul'a havadan giden tramvay geliyor!

 

İstanbul’da toplu taşımaya havaray desteği geliyor. Kısa mesafe olarak 8 ayrı hatta düşünülen sistem, mevcut trafiği ve yolları etkilemeden havadan sefer yapacak. Megakentin ulaşım sorunu havaray ile çözülecek. Raylı sistemi havaya taşıyarak alternatif bir yol ortaya çıkartan projenin hangi semtlere yapılacağı belli oldu. ‘Havada giden tramvay’ anlamına gelen havaray için İstanbul’da toplam 47.8 kilometrelik 8 ayrı hat belirlendi. Hatlardan 4 tanesi Anadolu Yakası’nda bulunurken, 4 tanesi deAvrupa Yakası’nda yapılacak. Sütunlar üzerinde hareket edecek olan havaray, böylece mevcut trafiği ve yolları da etkilemeyecek. Toplu taşımada metro ve metrobüs gibi sistemlerle de entegre olacak havaraylar, daha çok kısa mesafeli olarak düşünülüyor.

 

MİNİBÜSÇÜLER KULLANACAK

Şu anda minibüslerin ulaşımı sağladığı bölgelere yapılacak havaraylar sonrası minibüslerin kaldırılması gündeme gelecek. Edinilen bilgiye göre, havarayların minibüsçüler tarafından işletilmesi de planlanıyor. Avrupa ülkelerinin yanı sıra Japonya ve Çin’de de gözde toplu taşıma sistemi olarak kullanılan havarayla günde 40-50 bin yolcu taşınabiliyor. Saatte ortalama 10 bin yolcu taşıyabilecek olan sistemin duraklar arası yolculuk süresi ise 2 dakika olacak. Belediye yetkilileri bu projelerin üzerindeki çalışmaların son aşamaya geldiğini, kısa zamanda ihaleye çıkarılacağını kaydetti.

GÜNDE 40-50 BİN YOLCU TAŞIYACAK

* 8 ayrı hatta planlanıyor.

* Kullanıldığı ülkelerde günde 40-50 bin yolcu taşınıyor.

* Yüksek kapasiteli olanlar günde 200 bin yolcu taşıyor.

* Metrobüsün 1 günde taşıdığı 500 bin yolcuyu 3 günde taşıyabiliyor


Google Plus’ta Türkiye 9. sırada

Sadece davet sistemiyle üye olunan sistem 20 milyon kullanıcıya ulaştı. Google CEO’su Larry Page’nin Google+’ın kullanıcı sayısının iki hafta içerisinde 10 milyona ulaştığı açıklamasının üstünden bir hafta geçmesine rağmen, Wall Street Journal’in haberine göre sitenin kullanıcı sayısının 20 milyona ulaştı.  Sadece davet sistemiyle, yani üye olan bir kullanıcının arkadaşına siteye katılması için yolladığı davetiyeyle girilebilen sitenin üç haftada ulaştığı bu başarı Facebook’la rekabette ciddi olduğunu kanıtladı.

Sosyal paylaşım sitelerini yoğun olarak kullanmayı seven Türk internet kullanıcısı Google+’ta da etkin olacağını açıklanan ilk rakamlarda ortaya koydu.

Toplam 750 milyon üyesi bulunan Facebook’ta 29.7 milyon hesapla 5. sırada bulunan Türkiye, 370 bin Google+ kullanıcısıyla bu bakımdan dünyada 9. sırada sırada yer aldı.

Google+’ın Türkiye’de Facebook’u yakalaması için önünde uzun bir yol var, ancak ülkede 500 bin dünya genelinde ise 100 milyon kullanıcısı olan bir başka sosyalpaylaşım devi Linkedin’i kısa sürede geçecek gibi gözüküyor.


Adam olacak çocuğu bilen test!

Okul başarısı doğduktan sonraki 5 dakikada belli oluyor. Bebeklerin doğumundan sonra 5 dakika içinde yapılan ve sağlık durumunu belirleyen Apgar testinin çocukların ileriki yıllarda okul başarılarını da ortaya çıkartabildiği belirlendi. İsviçre’de yapılan bir araştırmada 877 bin öğrencinin Apgar testi ile okul sınav sonuçları karşılaştırıldı. Apgar testinde düşük puanı olan bebeklerin okul hayatında da daha zorlandığı, notlarının daha düşük olduğu görüldü. Ancak Apgar testinde düşük sonuç alan bebeklerin sadece 44’te 1’i özel eğitime ihtiyaç duymuş. Bu araştırma bugüne kadar Apgar testi ile bebeklerin gelecekteki başarısı arasındaki ilişkiyi inceleyen en kapsamlı araştırma oldu.

APGAR TESTİ NEDİR?

Apgar testi bebek doğduktan sonra 1 ila 5 dakika arasında yapılan bir test. Apgar, bebeğin kalp atışlarını, nefes alış verişini, kas kütlesini, ten rengini, reflekslerinin gücünü 1’den 10’a kadar puan vererek değerlendiren bir test. 8 ve üstü puan almak bebeğin sağlık durumunun iyi olduğunu gösteriyor. 1952 yılında Dr. Virgina Apgar tarafından geliştirilen test o günden beri oldukça yaygın bir biçimde kullanılıyor.


Evrenin en hızlısı! Amerikalı Shellby Supercars

Amerikalı Shellby Supercars, saatte 440 km/s’ye ulaşıp dünyanın en hızlısı oldu. 
Amerikalı  Shellby Supercars, saatte 440 kilometre hız yapan Tuatara ile dünyanın en hızlı otomobiline imza attı. İsmini Yeni Zelanda kertenkelesinden alan Tuatara’dan sadece 100 adet üretilecek.

Habertürk’ün haberine göre, Bugatti’nin 2010 yılında piyasaya çıkardığı 1200 beygirlik Veyron 16.4 Süper Sport modeli saatte ulaşabildiği 431 kilometre hız ile dünyanın en hızlı seri üretim otomobili unvanını almıştı. Her ne kadar bu rakama özel bir pistte ulaşılmışsa da, lastiklerin zarar görmesini önlemek için 415 kilometre/saat ile sınırlandırılarak piyasaya sunulan ‘normal’ versiyonu da,  Shellby’nin son hızı 414 km/s olan SSC Ultimate Aero modelinden daha hızlıydı ve tacı elde etmeyi hak ediyordu. Ancak aradan bir yıl gibi kısa bir süre geçtikten sonra  Shellby, geçen hafta yaptığı açıklamada tacını geri istediğini açıkladı.

AÇIK ARA ÖNE GEÇTİ
1350 beygir gücündeki 7.0 litrelik, Bi-TurboV8 motorlu yeni hız rekortmenini hafifletmek için, şasi, karoser ve jartlar tamamen karbondan üretilmiş. Tasarımı ise markanın Ultimate Aero modelini de çizen, aynı zamanda Ferrari, Maserati ve Saab gibi markalar için de çalışan İtalyan Jason Castriota tarafından yapılmış.  Shellby her ne kadar otomobilin son hızının 440 kilometre olacağını açıklıyorsa da, satılacak araçlarda bu hızın 434 km/s olacağı belirtiliyor. Ancak bu bile Veyron’u açık bir farkla geçmeye yeterli olacak bir hız olarak kabul ediliyor.

DÜNYADA SADECE 100 KİŞİNİN OLACAK
SSC Tuatara’dan sadece 100 adet üretileceği açıklandı. Yıllık üretim rakamının ise 16 ile 24 arasında, model ömrünün de 4-5 yıl olması bekleniyor. Otomobilin Amerika’daki satış fiyatı 970 bin dolar olarak açıklandı. Bu rakamın ülkelerin otomobile uyguladıkları vergi oranlarına göre değişiklik göstereceğini ise söylemeye gerek yok. Yaklaşık 2 milyon doları gözden çıkartıp, bu otomobilin Türkiye’de sadece kendisinde olmasını isteyen biri varsa da elini çabuk tutması gerekiyor. Çünkü sipariş bugünlerde verilirse, firma aracı ancak 2013 yılının temmuz ayında teslim edebiliyor. Bu tip bir otomobilde bulunması beklenen her türlü özellliğin standart olarak sunulduğu otomobilde, alıcılar sadece rengi ve içeride kullanılacak malzemenin cinsini belirleyebiliyor.

YENİ ZELANDA KERTENKELESİ
Otomobile ismini veren ‘Tuatara’ Yeni Zelanda’da yaşayan ve diğer sürüngenlere göre çok daha uzun ömürlü bir kertenkele türü ve Maori dilinde ‘sırtı dikenli’ anlamına geliyor.


ABD tarafından onaylanan ilk tablet!

BlackBerry PlayBook, ABD hükümeti tarafından onaylanan ilk tablet oldu. Research In Motion (RIM), BlackBerry® PlayBook™’un FIPS (Federal Information Processing Standard/Federal Bilgi İşlem Standartı) 140-2 sertifikası alan ve böylece ABD federal ajansları içerisinde yer alan devlet kurumları tarafından kullanılabilen ilk sertifikalı tablet olduğunu açıkladı. Pazardaki diğer tabletlerin hiçbiri 2002 yılında çıkarılan Federal Bilgi Güvenliliği İdaresi (FISMA) kanununa göre mecburi kılınan ve National Institute of Standards and Technology (NIST) tarafından verilen FIPS sertifikasına sahip değil.

RIM olarak BlackBerry PlayBook’un ABD federal hükümetinde kullanılmak üzere FIPS altında onaylanan ilk tablet olmasını açıklamaktan gurur duyduklarını söyleyen RIM BlackBerry Güvenlik Bölümü Kıdemli Başkan Yardımcısı Scott Totzke sözlerine şöyle devam etti: “Bu sertifika hem güvenliğine önem veren kuruluşlara ihtiyaçlarını karşılama konusundaki kararlılığımızı gösteriyor hem de hassas bilgilerini koruma gereksinimlerini yerine getirebildiğinden dolayı ABD federal sistemindeki kuruluşların PlayBook’u güvenle alabilmelerini sağlıyor.”

Bir avuca rahatlıkla sığan ultra-portatif ve güçlü bir tablet olan BlackBerry PlayBook’un aynı zamanda çarpıcı 7 inç’lik yüksek çözünürlüklü ekranı, birçok işi ayna anda yapabilme özelliği ve kullanıcıya yüksek duyarlı bir web tecrübesi yaşatması gibi pek çok farklı özelliği var. BlackBerry® Bridge™ uygulaması, kullanıcıların BlackBerry® akıllı telefonlarını tabletleriyle kolaylıkla eşleştirmesine olanak sağlıyor. Bu özellik sayesinde, kullanıcılar telefonlarındaki e-mail, takvim, telefon defteri, not defteri, yapılacaklar listesi, BBM (BlackBerry® Messenger) ve web tarama servislerine tabletlerindeki büyük ekrandan ulaşabiliyor.

BlackBerry PlayBook 19-21 Temmuz tarihleri arasında ABD’nin Washington DC kentinde düzenlenen Amerika’nın en büyük Federal Hükümet Bilişim Teknolojileri Konferansı FOSE 2011’de ABD hükümeti tarafından ‘Best in Show’ ödülünün yanı sıra El Cihazları kategorisinde ise ‘Best of FOSE’ ödülünü kazandı.

BlackBerry PlayBook hakkında daha fazla bilgi için www.blackberry.com/playbook adresini ziyaret edebilirsiniz.